Bertolt Brecht: Tiyatronun Devrimcisi ve Epik Tiyatronun Babası

Eğer tiyatro denildiğinde aklınıza dramatik sahneler, gözyaşı ve duygu yoğunluğu geliyorsa, Bertolt Brecht sizi biraz şaşırtabilir! 20. yüzyılın en büyük oyun yazarlarından biri olan Brecht, izleyiciyi koltuğuna mıhlamak yerine, düşündürmeyi tercih eden bir sanat anlayışıyla tiyatro dünyasında devrim yaptı. Epik tiyatronun öncüsü olarak bilinen Brecht, izleyicinin sahneye kaptırılıp gitmesini değil, olayları sorgulamasını ve eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmesini istedi. Peki, bu dahinin hikâyesi nasıl başladı?

Augsburg’dan Berlin’e: Brecht’in Sanat Yolculuğu

Bertolt Brecht, 10 Şubat 1898’de Almanya’nın Augsburg kentinde doğdu. Genç yaşlarından itibaren edebiyata ilgi duyan Brecht, Birinci Dünya Savaşı sırasında tıp eğitimi alırken bir yandan da oyunlar yazmaya başladı. Ancak kısa sürede asıl tutkusunun tiyatro olduğunu fark etti ve Berlin’in kültürel atmosferine kendini bıraktı.

Berlin’de adını duyurması çok uzun sürmedi. Sıradan tiyatro anlayışını reddeden Brecht, izleyicinin sahnedeki karakterlere duygusal bağ kurmasını önlemek için “yabancılaştırma efekti” (Verfremdungseffekt) adı verilen bir teknik geliştirdi. Böylece seyircinin hikâyeye dalıp gitmesi yerine, olayları sorgulaması amaçlandı.

Brecht’in En Meşhur Eserleri

Brecht’in eserleri sıradan oyunlardan çok daha fazlasıdır. “Üç Kuruşluk Opera” (1928), “Sezuan’ın İyi İnsanı” (1941), “Cesaret Ana ve Çocukları” (1941) ve “Galileo’nun Yaşamı” (1943) gibi eserlerinde savaş, kapitalizm, toplumsal adaletsizlik ve insan doğası gibi derin konular işlenir. Ancak bunları izlerken gözyaşlarına boğulmayı beklemeyin; Brecht’in amacı sizi düşündürmek!

Sürgün Yılları ve Berliner Ensemble

Brecht’in politik duruşu ve eleştirel bakış açısı, onu Nazi Almanya’sında tehlikeli biri haline getirdi. Bu yüzden 15 yıl boyunca sürgün hayatı yaşadı. Ancak 1949’da Doğu Almanya’ya dönerek Berlin’de “Berliner Ensemble” tiyatrosunu kurdu ve epik tiyatro anlayışını sahneye taşımaya devam etti.

Brecht’in Mirası

14 Ağustos 1956’da hayata veda eden Brecht, tiyatro sanatını kökten değiştiren isimlerden biri olarak anılmaya devam ediyor. Günümüzde hâlâ oyunları sahneleniyor, tiyatro öğrencileri onun tekniklerini öğreniyor ve dünya sahnelerinde fikirleri yaşamaya devam ediyor.

Tüm bunların yanında Brecht’in şiirleri de insanda derin etkiler bırakmaktadır. Okumuş Bir İşçi Soruyor, İyi Adama Bir İki Soru, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz, Yardım Etmek Ya Da Zor Kullanmak, Tahterevalli gibi şiir/oyun eserleri, okuyucularının en beğendikleri eserler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tahterevalli

İyice görüyorum artık düzeni.

Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,

aşağıda da bir çok kişi.

Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya:

“Çıkın buraya gelin ki,

hepimiz olalım yukarıda.”

Ama iyice gözlediğinde görüyorsun,

neyin saklı olduğunu

yukardakilerle, aşağıdakiler arasında.

Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.

Yol değil ama.

Bir tahta bu.

Ve şimdi görüyorsun açıkça;

Bu bir tahterevalli tahtası.

Bütün düzen bir tahterevalli aslında.

İki ucu birbirine bağımlı.

Yukardakiler durabiliyorlar orada,

sırf ötekiler durduğundan aşağıda.

Ve ancak;

aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece

kalabilirler orada.

Yukarıda olamazlar çünkü,

ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.

Bu yüzden isterler ki;

aşağıdakiler sonsuza dek

hep orada kalsınlar.

Çıkmasınlar yukarı.

Bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukardakilerden.

Yoksa durmaz tahterevalli.

Tahterevalli.

Evet, bütün düzen bir tahterevalli.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz