Edremit Körfezi’nin Zaman Katmanları: Edremit, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık’ın Kayıp Mirası, Halk Efsaneleri ve Arkeolojik İzleri
Giriş
Ege Denizi’nin kuzeyinde, Kazdağları’nın yamaçlarından Ege’nin engin maviliğine kadar uzanan Edremit Körfezi; binlerce yıldır Anadolu’nun zengin tarihinin en canlı duraklarından biridir. Bu coğrafya; Aioller’in ilk yerleşimlerinden Osmanlı’nın iskân politikalarına, Rum-Ortodoks yerleşimlerinden Türk köy kültürüne kadar pek çok katmanı barındırır. Edremit, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık ilçeleri; yalnızca fiziksel kalıntılarla değil, aynı zamanda halk anlatıları, eski efsaneler ve kaybolmuş yapılar aracılığıyla da tarihî belleğin izlerini taşır.
Bu makale, bölgenin çok katmanlı geçmişini arkeolojik buluntular, kaybolmuş yapılar, sözlü kültür ve modern araştırmalar ışığında ele almaktadır.
- Edremit: Antik Limandan Sarıkız Efsanesine
1.1 Antandros Antik Kenti
Edremit ilçesinin Altınoluk Mahallesi’nde yer alan Antandros Antik Kenti, Aiol yerleşimleri içinde stratejik bir konumdaydı. M.Ö. 7. yüzyılda kurulduğu düşünülen kent, Homeros’un eserlerinde dolaylı olarak anılan Troas bölgesinin önemli liman noktalarından biri olmuştur.
2001 yılından bu yana süren arkeolojik kazılarda açığa çıkarılan Roma villaları, mozaik zeminli salonlar ve nekropol alanı; Antandros’un refah seviyesini ve kozmopolit yapısını gözler önüne serer. Roma döneminde inşa edilen hypocaust (alttan ısıtmalı zemin sistemi), kentin lüks mimarisini yansıtan önemli bir unsurdur.
1.2 Kaybolmuş Yapılar: Efsanevi Saray ve Savunma Surları
- yüzyılda bölgeyi ziyaret eden Avrupalı seyyahlar, Antandros’ta “büyük bir taş saray” ve sur duvarlarının kalıntılarından bahseder. Bu sarayın, dönemin yerel idarecileri veya tüccar aristokratlarının malikânesi olduğu düşünülmektedir. Ancak günümüze yalnızca temel taşları ve dağınık sütun başlıkları kalmıştır. Aynı şekilde, Antandros’un çevresini saran savunma surları, taşocağı işletmeleri ve doğal afetler nedeniyle yok olmuştur.
1.3 Halk Efsaneleri: Sarıkız’ın Hüzünlü Hikâyesi
Kazdağları’nın doruklarına uzanan Sarıkız Efsanesi, bölgenin en bilinen sözlü anlatılarındandır. İftiraya uğrayarak dağlara çekilen Sarıkız’ın, Kazdağı’nın zirvesinde ermişliğe ulaştığına inanılır. Yöredeki “Sarıkız Türbesi”, halkın adak ve dilek ziyaretlerinin odak noktasıdır. Efsane; İslam öncesi Anadolu’da yaygın olan “dağ ruhu” ve “ana tanrıça” motifleriyle de benzerlikler taşır.
- Burhaniye: Adramytteion’un İzleri ve Osmanlı Hanları
2.1 Adramytteion Antik Kenti
Burhaniye’nin Ören Mahallesi’nde yer alan Adramytteion, Antik Mysia bölgesinin önemli idari ve ticaret merkezlerinden biridir. M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren Athena kültünün yoğunlaştığı kentin limanı, Roma döneminde de aktif kalmıştır. Agora alanı, mozaikli villalar ve hamam kalıntıları; kentin zenginliğini kanıtlayan arkeolojik bulgulardır.
2.2 Kaybolmuş Yapılar: Deniz Feneri ve Su Kemerleri
Antik kaynaklarda (Strabon, Geographika) Adramytteion’un önünde bir deniz feneri bulunduğu yazılıdır. Bu fener, körfezin yoğun gemi trafiğini yönlendirmiştir. Ancak fenerin kalıntıları, 19. yüzyıl ortalarında tamamen yok olmuştur. Ayrıca Roma dönemine ait su kemerleri de 20. yüzyıl başlarında taşocağı faaliyetleriyle tahrip edilmiştir. Günümüzde yalnızca birkaç kemer ayağı izlenebilmektedir.
2.3 Osmanlı Hanları ve “Altın Hazinesi” Efsanesi
Burhaniye, Osmanlı döneminde kervansaraylar ve hanlarıyla önemli bir ticaret üssüydü. Halk arasında anlatılan bir efsaneye göre, hanların mahzenlerinde gömülü “altın hazinesi” vardır. Bu efsane, muhtemelen bölgenin tüccar geleneği ve Osmanlı’nın vergi toplayıcı ağlarının izlerini yansıtan bir anlatıdır. Rivayet, Burhaniye’nin eski hanlarında gece yarısı duyulan “altın sandık” seslerinin, define arayanların uğursuz kaderi olduğuna inanır.
- Gömeç: Antik Yol Ağları ve Kervan Hayaleti
3.1 Antik Yol Ağı ve Taş Köprüler
Gömeç, antik çağda Edremit Körfezi’ni Mysia içlerine bağlayan kervan yollarının kavşağındaydı. Roma ve Bizans döneminde kullanılan bu taş döşemeli yolların bazı parçaları hâlen köylerin çevresinde izlenebilir. Ayrıca Gömeç’e bağlı bazı köylerde, kemerli taş köprülerin temelleri de tespit edilmiştir.
3.2 Kaybolmuş Yapılar: Bizans Kuleleri ve Savunma Hatları
Yerel halkın “eski kale” olarak adlandırdığı Bizans dönemi gözetleme kuleleri, Orta Çağ boyunca deniz korsanlarına karşı savunma hattı işlevi görmüştür. Ancak 19. yüzyıl sonunda kulelerin taşları yeni yapıların inşasında kullanılmış; bugün yalnızca birkaç temel taşı ayakta kalmıştır.
3.3 Halk Efsaneleri: Gömeç’in Kervan Hayaleti
Gömeç’te anlatılan bir başka efsaneye göre; geceleri eski kervan yolunda “beyaz giysili atlı kervan” görülür. Rivayet, zamanında kaybolan bir kervanın ruhlarının hâlâ Gömeç yollarını arşınladığını anlatır. Bu efsane, kervan ticaretinin bölge kültüründeki derin izlerini canlı tutar.
- Ayvalık: Ada Kültürü, Rum Mahalleleri ve Gece Duaları
4.1 Kozmopolit Miras: Rum Mahalleleri ve Taksiyarhis Kilisesi
Ayvalık, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun en kozmopolit liman kentlerinden biri hâline gelmişti. Rum ustalar tarafından inşa edilen taş evler, deniz manzaralı konaklar ve Taksiyarhis Kilisesi; Ayvalık’ın çokkültürlü mirasını simgeler. 1923 Nüfus Mübadelesi sonrası Rum halkın ayrılması, bu mimarinin yalnızca taş duvarlarda kalan sessiz hatıralarına yol açtı.
4.2 Kaybolmuş Yapılar: Rum Okulları ve Deniz Feneri
Ayvalık’ta Rum Ortodoks cemaatine ait okullar (özellikle Cunda Adası’ndaki Panagia Manastırı Okulu), mübadele sonrası kaderine terk edilmiş ve yıkılmıştır. Ayrıca bölgenin eski deniz fenerlerinden biri (Küçükköy yakınlarında), 19. yüzyıl sonunda deniz ticaretinin güvenliğini sağlarken 20. yüzyıl başında tamamen ortadan kaybolmuştur.
4.3 Cunda Adası ve “Gece Duası” Efsanesi
Cunda Adası’nda halk, “Gece Duası” adlı esrarengiz bir anlatıdan bahseder. Rivayete göre Panagia Manastırı’ndan gece yarısı çan sesleri duyulur ve bu seslerin, manastırın terk edilmiş keşişlerinin dua yankıları olduğuna inanılır. Efsane, Rum Ortodoks halkının ada kültürüne kattığı mistik öğeleri günümüze taşır.
Sonuç: Çok Katmanlı Kültürel Hafıza
Edremit Körfezi, yalnızca antik ve Osmanlı dönemlerine ait yapılarla değil; aynı zamanda kaybolmuş mimari miras ve halk efsaneleriyle de Anadolu’nun çok katmanlı hafızasını barındırır. Antandros’un görkemli surlarından Adramytteion’un kayıp deniz fenerine, Gömeç’in “kervan hayaleti”nden Cunda’nın gece duasına kadar; bu coğrafya, zamanın izlerini toprağında ve anlatılarında yaşatmaktadır.
Yazar: Mert Yiğit Korkmaz