“Rock ‘n’ Roll aslında modern bir isimle anılan Swing’dir. Nehir kıyılarında ve geniş tarım arazilerinde başladı, halk ezgilerinden etkilendi ve R&B’yi de içine kattı. Çocukları içine çeken asıl şey ritimdir – yıllarca duygusal şarkıcıları dinledikten sonra, dans edebilecekleri bir müziğe hasret kaldılar. – Alan FREED
Alan Freed 1956’da söylediği bu sözle rock ‘n’ roll müziğinin kökenini ve içinde barındırdıklarını tam anlamıyla kısaca anlatıyor;
- yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyine, milyonlarca Afrikalı zorla, geniş tarım arazilerinde köle olarak çalışmak için getirildi. 1865’te çıkan iç savaş sonrası köleliğin kaldırılmasına rağmen uzun süre sosyal ve ekonomik eşitsizliklere maruz kaldılar. Borç esareti sistemi adı altında, kölelik yasaklandıktan sonra dahi zorla geniş çiftlik arazilerinin sahiplerine çalışmaya devam ettiler. Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesiyle güneyden kuzeye kaçan Afro-Amerikalılar fabrikalarda çalışmaya, bunun sonucunda Blues ve Gospel gibi müzik türleri şehir ortamında gelişerek bugünkü modern müziğin temelini oluşturdu.
Blues;
acıyı, hüznü ve umudu anlatan, isyan ve dayanıklılığı melodi ve ritimle birleştiren bir müzik türüdür. 17. yüzyılda tarlalarda çalıştırılmak üzere zorla getirilen Afrikalılar, bu ağır şartlar altında çalışırken acılarını, umutlarını, özlemlerini kendi ülkelerinden getirdikleri ritim ve melodilerle anlatmaya başladılar. Afrika’dan gelen geleneklerle batı müziğinin armonik yapısından doğan Blues, bulunduğu yere göre şekil alarak daha yeni ve daha farklı formlar edindi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyinde bulunan Mississippi Deltası, Afro-Amerikan tarım işçileri ve eski kölelerin yoğun olarak yaşadığı, geniş pamuk tarlaları ve tarımsal üretimiyle bilinen, Mississippi ve Yazoo Nehri arasında kalan geniş, verimli ve sulak bir alandır. Blues müziğinin doğduğu yer olarak kabul edilen bu geniş ve sulak alan, aynı zamanda Delta Blues’un da çıktığı yerdi.
Delta Blues, Blues müziğinin en eski ve en saf formudur. Genellikle yalnızca gitar ve vokal ile icra edilir ve doğaçlamaya açık, ham bir yapıya sahiptir. Düzensiz ve sürekli değişen ritimlere sahiptir. Sert ve hüzünlü bir tınısı vardır; sert, içli ve ağlamaklıdır. Zorlu yaşam koşulları, acı, isyan ve göç gibi temaları işler.
Country Blues, Geniş Mississippi Deltası’nın çevresindeki Teksas, Piedmont ve Georgia gibi kırsal bölgelerde ortaya çıkmış bir müzik türüdür. Delta Blues’ a kıyasla daha geniş bir alanı kapsar ve belirli bir coğrafi sınırı yoktur. Genellikle akustik performanslara dayanır ve kırsal yaşamın getirdiği özgünlük ve doğallıkla şekillenir. Bu bölgelerden çıkan sanatçılar, kendilerine özgü tarzlarını müziğe yansıtarak yorumlarını katarlar. Şarkılarında günlük yaşam mücadeleleri, sevinçleri, duygusal deneyimlerini işlerler.
Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesi; güney eyaletlerinde makineleşmenin artması ve kuzey eyaletlerinde iş gücü ihtiyacının artması, Afro – Amerikalılara borç esaretinden kaçmak için fırsat oluşturdu. Sanayi Devrimi’nin ardından çıkan I. Dünya Savaşı sırasında, fabrikalarda çalışan beyaz işçiler askere alınınca, fabrikalar işçi açığıyla karşı karşıya kaldılar ve işçi aramaya başladılar. Güneyde halen baskı altında yaşayan siyahiler, kuzeyde daha iyi ücretler sağlandığı ve daha az baskı olduğu için kaçmaya başladılar ve 1916’dan itibaren yüz binlerce Afro – Amerikalı Chicago, Detroit, New York gibi kuzey eyaletlerine yerleştiler. 1920’lerde artık kültürel olarak daha özgürlerdi ve yeni müzik tarzlarını oluşturuyorlardı.
Kaynakça: